Bir dokunuş ...

Bir zamanlar farklı olacağımı düşünürdüm olmadı...
Gözlerden akan damla damla yaşlara mendil uzatan bir beyefendi olmayı... olmadı...
Dünyayı kurtaran bilim adamlarımdan olmayıda hayal ettim. o da olmadı...
Belkide birinin rüzgarına kapılır kendi hayatımı unuturum dedim. Ne biri oldu nede rüzgarı... o da olmadı...
Durup düşündüm. Durduğum yer de düşünülecek yer değilmiş. Homurdanmalar küfürler edilmeye başlandı. Neyse yürüdüm...
Yürüdüm yürürken düşündüm; çevremden akıp giden ev, araba, para, insan ve binaların silüetleri beni daha anlamsızlaştırdı. Konuşamıyordum. Silüetlerden gelen sesleri de  taklit edemiyordum. Daha basit seslerle oyalanıyordum. Bir garip dürtü vardı içimde. Silüetlere dokunduğumda renklerini değiştirecek güçte olduğumu hissediyordum. Ancak dokunduğumda siyah renklerin değişmesinden çok kendi renklerim karışıyordu. Aslında silüetlerin sahiplerini bulmak lazımdı. Bakmadan geçtiğim silüetlerin arasında, diplerinde olabilirlerdi. Baktım şimdi iki silüet arasında, bir bir silüetin dibine. Çok uzağım... Vaktim yok. Onları anlayacak zamanım yok. Yetişemiyorum gideceğim yere. Kan basımcım düşüyor. Avuçlarım uyuşuyor. Nerede bu yer? Gözlerim kararmaya başlıyor. Sanırım bulamayacağım...

Yorumlar

En Popüler Yayınlar

Windows da Mingw ile Qt yi statik derlemek

Casio fx-9860gii SD ile Programlama

Utku Radyo